WWW.HUZNUNSELİ.TR.GG
  DUYGUSALLIK
 

GÜNLÜK YAŞAMDA DUYGUSALLIK NEDİR?

uygusallığı, kişinin, aklın ve mantığın gerektirdiği doğrular yönünde değil, duygularının yönlendirmesiyle hareket etmesidir. Duygusallık, genelde her insanda değişik yoğunlukta hakim olmasına rağmen, dinden uzak toplumların bütün fertlerinde var olan ruhsal bir hastalıktır. Kuran'dan uzak, dini yaşamayan bir kimsenin kendini romantizmden tam anlamda kurtarması mümkün değildir. Çünkü duygusallık ancak, insanın aklıyla, yani Kuran ahlakıyla hareket etmesi sonucunda ortadan kalkabilir.

Duygusallık cahiliye toplumlarında oldukça makbul sayılan, "iyi insan" olma ölçüsü olarak kabul edilen, dolayısıyla da kimileri için övünme konusu olan önemli bir ruhi bozukluktur. Ancak hatalı bir çoğunluğun kanaatinde duygusallık öylesine olumlu bir anlam kazanmıştır ki, ağlamayan bir kimseye kolaylıkla kalpsiz, duygusuz bir insan sıfatı yakıştırılabilmektedir.

Acaba duygusallık zannedildiği gibi bu kadar masumane bir özellik midir? Bu sorunun cevabını gerçekçi bir gözle değerlendirecek olursak duygusallığın son derece vahim sonuçlar doğurduğu gerçeği ile karşılaşırız. Duygusallığın, günlük yaşamda son derece zararlı etkileri yaşanmaktadır. Nitekim duygusallık, insanların şikayet ettikleri ve çözüm aradıkları pek çok konuda aciz kalmalarının başlıca sebeplerindendir.

Halbuki sorun olarak dile getirilen herşeyin çözümü, yaşanan sıkıntılardan kurtuluş yolları Kuran'da mevcut olduğundan, Kuran'ı rehber edinen kimseler ya da toplumlar aklın kazandırdığı avantajlara sahip olurlar, diğer bir deyişle aklın konforunu yaşarlar:

... Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 15-16)

Çocukluğumuzdan beri hep ağlayan insanların ya da gazetede okuduğu bir haksızlığa, televizyonda seyrettiği aç insanlara ağlayanların, onların içinde bulundukları duruma üzüldüklerini ifade edenlerin duygulu dolayısıyla da vicdanlı insanlar olduğuna dair yorumlar duymuşuzdur. Halbuki duygusal kişilerin samimi bir ilgi ve çaba göstermeden yalnızca gözyaşı dökmekten, yakınmaktan öteye geçmeyen bu tepkileri hiçbir fayda, hiçbir çözüm getirmez. Zaten bu tür kimseler ağlayıp dert edindikleri kimselerin sorunlarına çözüm bulmaktan çok onlara üzülmekten zevk alırlar; bilinçaltlarında duygusallığın karanlık halini yaşamak nefislerinin daha çok hoşuna gider. Karamsarlık, umutsuzluk, acı, keder, bunalım gibi cehenneme özgü vasıfların, bu dünyada şeytanın duygusallıkla saptırdığı kimselere çekici gelmesi de oldukça ilginçtir.

Ayrıca bu konunun önemli bir yönü daha vardır: Televizyon karşısına geçip hiçbir şey yapmadan gözyaşı döken bu insanlara birşeyler yapmaları teklif edilse, boş durmamaları söylense de değişen bir şey olmaz. Bu durumda da "benim yaptığımdan ne olur?", "ben tek başıma ne yapabilirim ki?" gibi bahanelerle konudan sıyrılmaya çalışırlar.

Duygusal insanlar, etraflarında meydana getirdikleri olumsuz hava neticesinde olayları karmaşık ve çözümsüz göstererek, kendileri gibi çevrelerindeki kimseleri de karamsarlığa ve ümitsizliğe sevk ederler.

Pek çok güzel ahlak özelliği, duygusallık içinde yaşandığında bu güzelliğini kaybeder, hatta son derece tehlikeli bir yön kazanır. Örneğin, şefkat Allah'ın Kuran'da teşvik ettiği üstün bir ahlak özelliği olmasına rağmen, duygusal bir kişinin yaklaşımıyla bu şefkat zalim bir kimseye acıma, bu kişinin yaptıklarını hoş görme, zulmüne rıza gösterme gibi yanlış şekillerde uygulanabilir. Bu bakımdan akıllı bir insan için duygusallığa ait hiçbir üslubu, hiçbir tavrı ve mantığı da makul görmek mümkün değildir. Çünkü bu tür bir zihniyet içte barındırıldığı sürece duygusallığa ait eylemler ortam ve şartlara göre çok daha ciddi boyutlarda görülebilir.

Ancak burada hassas, duyarlı olmakla duygusal olmak arasındaki farkı da ayırmak gerekir. "İçli, duyarlı, mülayim olmak" Allah'ın Kuran'da peygamber özelliği olarak vurguladığı üstün bir özellik iken, duygusallık Kuran'da tarif edilen ahlakın tam tersidir. Müminler duygusal değildir; ancak duyarlı ve insancıl kimselerdir. Diğer bir deyişle hem üstün akıl sahibi, itidalli kimselerdir hem de insani yönleri son derece kuvvetlidir. Nitekim asıl meziyet de kişinin bu özellikleri birarada barındırabilmesidir. Allah Kuran'da İbrahim Peygamber'in bu güzel ahlakından "Doğrusu İbrahim, halim (yumuşak huylu, ılımlı) ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi." (Hud Suresi, 75) diye bahsetmektedir.

Unutulmamalıdır ki, duygusal insanlar bir kişiye sadece acır, onu içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak, sorunlarına çözüm bulmak için hiçbir girişimde bulunmazlar. Ama Allah'ın emrettiği duyarlılığa sahip bir insan, acıma hissettiği kişilere yardım etmek için de elinden geleni yapar, sorunlara çözüm arayıp bulur, insanları zor durumdan uzaklaştırmak için gereken tedbirleri de alır. Gerçek şefkat ve sevgi de budur.

 
 
  toplam 16 ziyaretçi vardı 2007 - 2008 WEB DESİNG CİHAT hit counter  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol